İklim değişikliği fındık ve zeytini vurdu

Türkiye’nin dünya pazarında rekabet ederek önemli bir ihracatçı ülke konumunda olduğu fındık, zeytin ve tahıl ürünlerinin iklim değişikliğinden etkilendiğini biliyor muydunuz?   Dünya genelinde tüketilen fındığın %72.9’u Türkiye’den gelirken, ülkemiz aynı zamanda dünyanın 3. zeytin üreticisi. Ancak rekolteler iklim değişikliğinden dolayı düşüyor.

2019 yılında 2 milyar insan yani küresel nüfusun yaklaşık % 26’sı açlık yaşayarak, besleyici ve yeterli gıdaya düzenli olarak erişemedi1. Şimdi bir düşünün, her 4 kişiden 1’i açlıkla karşı karşıya… İklim değişikliği de, tarım sektörünü olumsuz etkileyerek gıdaya erişimimizi tehdit eden küresel gerçeklerden biri…İklim değişikliğinin neden olduğu sıcaklık artışları, yağış miktar ve rejimindeki değişimler, aşırı hava olaylarının artan sıklığı tarımsal problemler olarak karşımıza çıkıyor, çiftçi de bu olumsuzluklardan etkileniyor. İklim değişikliğine bağlı olarak ekosistem dengelerinde bozulmalar meydana gelirken, gıda hasadında da ciddi seviyelerde azalmalar yaşanıyor.

Fotoğraf: Markus Spiske

Fındık üretiminde %23 üzerinde düşüş

Fındık, kendine özgü iklim koşullarında yetişmesi gereken ve büyüme dönemindeki iklimden en fazla etkilenen tarım ürünüdür. Peki değişen iklim, ülkemizin en fazla yağış alan bölgesi Karadeniz’de yetişen fındık üretimini nasıl etkiliyor? Fındık üretimi için en ideal koşullar, ortalama sıcaklığı 13°C-16°C olan, yıllık 700 mm üzerinde yağış alan ve 1500 metre yükseklikteki eğimli alanlar olarak kabul ediliyor2. Ancak son yıllarda Karadeniz Bölgesi’nde meydana gelen beklenmedik don, dolu gibi hava olaylarının, fındığın çiçeklenme ve meyve verme dönemine denk gelen Mart-Haziran ayları arasında yaşanma durumunun artması ürün verimi açısından ciddi bir tehdit oluşturuyor3.  

2018 yılında Türkiye fındık üretimi bir önceki yıla göre %23.7 oranında azalarak 675 bin tondan 515 bin tona düşmüştür4. Bu durum, dünya iç fındık ihracatının yaklaşık %72.9’unu karşılayan Türkiye için ekonomik kayıp anlamına gelmektedir. Fındık kullanılan ürünlerin fiyatlarında yaşanan artış piyasada fiyat istikrarsızlıklarına yol açabilmektedir. Firmaların ve tüketicilerin bu ürünleri temin etmelerinde güçlükler yaşayabileceği öngörülüyor. Ayrıca fındık üretiminde verimin düşmesi, ekonomiyi doğrudan etkileyebileceği gibi çiftçiyi, üreticiyi ve bunlara bağlı olarak istihdamı da olumsuz etkiliyor. Karadeniz Bölgesi’nde yaşlı nüfusun artması ile toprak sahiplerinin fındık hasadında çalışacak işçi bulma gerekliliği doğuyor. Ancak bu dönemsel işçilik hem maliyeti hem de sürdürülebilir tarımı etkileyen bir problem haline dönüşüyor. Fındık da yaşanan verim kayıpları bu bölgede yaşayan genç nüfusun başka meslek gruplarına yönelmesine, gerek hasat gerekse fındık işleme süreçlerinde istihdam açığına neden oluyor.

BUNU DA OKU:  Doğanın Yok Oluşu ve Pandemilerin Yükselişi

Zeytinde % 40 oranında düşen verimlilik

Dünya’nın en eski meyve ağacı olarak bilinen zeytinin anavatanı Anadolu’dur. Türkiye Avrupa Birliği ülkelerinden sonra zeytin üretiminde ikinci sırada yer alıyor. Zeytincilik üzerine yapılan birçok çalışmada, yeterli su miktarının kritik öneme sahip olduğu, zeytinin yağ oranına, ağırlığına, hacmine ve etli kısım-çekirdek oranına kadar etki edebileceği belirtiliyor5. Türkiye, kişi başı su kullanım miktarı bakımından su zengini bir ülke değildir. Falkenmark endeksine göre ülkemizde kişi başına düşen yıllık 1430 m3’lük kullanılabilir su,  bizi “su stresi” yaşayan ülkeler grubuna sokmaktadır. Bu nedenle, zeytin üretiminde en yüksek verimi alabilmek için çiçek açma dönemi başta olmak üzere tüm yetiştirme süreçlerinde ihtiyaç duyulan su miktarını karşılamak çok önemlidir. 

Zeytin yetiştiriciliği yapılan bölgelerde yaşanan aşırı sıcak havalar, uzun süre yağmur yağmaması veya bölgesel dolu ile fırtınalar hasatta gecikmelere ve üretimde kayıplara sebep oluyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK)6 verilerine göre bir önceki yıla kıyasla 2018 yılında toplam zeytin ağacı sayısı yaklaşık %2 artış gösterirken, üretime giren toplam zeytin sayısı 600 bin ton düşerek yaklaşık %40 oranında azalma yaşanmıştır. Zeytinin tam olarak gelişmemesi ve yağlanmamasına bağlı olarak hasadın geç yapılması durumları da söz konusu olabiliyor. 

Zeytin ağacı sayısındaki artışa rağmen üretimde kullanılacak zeytin sayısının artmadığına dikkat çeken uzmanlar bunun baş gerekçelerinden birinin iklim değişikliği olduğunu belirtiyor. Çiftçi ise oldukça endişeli gözüküyor. 2019 yılında Doktar tarafından yapılan bir araştırma kapsamında görüşüne başvurulan 3100 çiftçinin ise “tarımda en önemli 3 sorununuz nedir?” sorusuna; yüksek girdi maliyetleri, ürünlerin satış fiyatının düşük olması, su sorunu ve iklim şartlarındaki olumsuzluklar olarak cevap vermişlerdir. 

İklim değişikliği tahıl ürünlerini de etkiledi

Son dönemlerde tarladan taze taze toplanarak kapımıza kadar gelen ürünler ile temiz tarım yapan üreticilerin peşine düştük. Nesilden nesile aktarılmış, on binlerce yıl içinde iklimimize, suyumuza, toprağımıza alışarak değerlenmiş yerli tohumun takipçisi olduk. Ancak son yıllarda yaşanan gelişmeler ve yapılan akademik araştırmalar tahıl ürünlerinde de verim kayıpları yaşandığını ortaya koyuyor. Örneğin bir çalışmada, 2050 yılı projeksiyonlarına göre, Türkiye genelinde ürün verimleri göz önüne alındığında pirinçte %13, mısırda %12, şeker pancarında %10, buğday, arpa, çavdar ve yulafta %8, ayçiçeğinde %7, bakliyatta (kuru fasülye, nohut, yeşil ve kırmızı mercimek) %7 ve pamukta %3 düşüş olacağı öngörülüyor7. Aynı çalışma kapsamında, iklim değişikliği ile Türkiye’de mahsul veriminde düşüş yaşanarak üretimin azalacağı ve fiyatların artacağı belirtiliyor. 2050 yılı için üretimdeki  yaklaşık %4–12’lik verim kaybının mahsul fiyatlarında %2–13’lük bir artışa sebep olacağı vurgulanıyor. Tüm bunların sonucunda iklim değişikliğinin ekonomik kaybının 2050 yılı için 2.3 milyar dolar olacağı gerçeği gözler önüne seriliyor. Ayrıca Food and Agriculture Orgazination (FAO)8’ın son bültenine göre küresel gıda fiyatları 2020 yılında yükselmeye devam ederken, Dünya tahıl üretim tahminlerinde düşüş yaşanıyor.

BUNU DA OKU:  Yeşil Posta: Ülkemizden ve dünyadan haberler

Geçtiğimiz Mayıs ayında yaşanan aşırı sıcak hava, Akdeniz Bölgesi’nde erkenci mandalina, portakal ve limon çeşitleri gibi narenciye ürünlerinde verim kayıplarına neden olurken, özellikle İç Anadolu Bölgesi’nde görülen aşırı soğuk ve don olayları bitkisel üretimi ciddi oranda etkiledi. Türkiye’nin, narenciye üretiminde ve ihracatında Dünya pazarında önemli bir konuma sahip olmasının yanında ton başına birim ihraç fiyatının son beş yıldır azaldığı biliniyor. Ayrıca, ürün arzı konusunda sorun yaşayan ülkemiz rekabet gücünü kaybediyor. Yaşanan rekolte kayıplarında İklim değişikliğinin etkileri görülüyor. Erkenci mandalina ve portakalın ılıman iklim ihtiyacına rağmen, yaşanan yüksek sıcaklıklar kuraklık riskini arttırarak hasat sorunları yaratıyor. Bununla birlikte, iklim değişikliğine bağlı yaşanan tarımda hastalık durumu ile Akdeniz meyve sineğine yapılan yanlış ve bilinçsiz ilaçlamalar erkenci narenciye ürünlerindeki ihracatı olumsuz etkiliyor.

Bu ve benzeri haberlerin sayısının ve yayımlanma sıklığının artması, maalesef tarım sektörünün ve gıda güvenliğinin iklim değişikliğinin etkileri karşısındaki kırılgan ve dirençsizliğini gözler önüne seriyor. Gıda güvenliği yalnızca yeterli miktarda gıda üretimiyle ilgili değil, aynı zamanda yeterli besin değerine sahip gıdaya erişimle de ilgili bir konudur. Maalesef, iklim değişikliğinin etkileri gıdanın kalitesini de etkiliyor. Tarımsal ürün ihracatçısı olan Türkiye‘nin, küresel seviyede rekabetçi olduğu fındık, zeytin ve tahıl ürünlerinde de değişikliğinin etkilerinden ciddi oranda etkilenmesi öngörülüyor. 

Özetle, Türkiye’de iklim değişikliğine bağlı olarak ülke genelinde bitki büyüme dönemlerinde kısalmalar olacağı, ürün verimlerinde azalmalar yaşanacağı, verimdeki bu azalmalar nedeniyle de üretim miktarının azalarak gerek yurt içinde gerek yurtdışında ürün maliyetlerinin artacağı öngörülüyor. 

Tarım sektörünün iklim değişikliğine karşı korunması için uyum çalışmalarının oluşturulması, yeni iklim koşullarına uygun üretim tekniklerinin araştırılması, yıldan yıla fiyatlarda dalgalanmanın önlenmesi için orta ve uzun vadeli tarım politikalarının belirlenmesi gerekmektedir. İklim dostu ve sürdürülebilir tarım teşvik edilerek, ürün verimliliği arttırılmalıdır. 

BUNU DA OKU:  Dokuz bin kişiye soruldu: İklim kriziyle mücadele için gündelik alışkanlıklarınızı değiştirir misiniz?

KAYNAKÇA:

  1. FAO, IFAD, UNICEF, WFP, & WHO. (2020). The State of Food Security and Nutrition in the World 2020. Transforming food systems for affordable healthy diets.
  2. Rainforest Allience & Ekologos (2020) Fındık İklim Değişikliği ve Çevresel Etkiler
  3. WWF (2017) Giresun’da Sürdürülebilir Fındık Üretimine Doğru
  4. Tarım ve Orman Bakanlığı (2020). Fındık Değerlendirme Raporu 
  5. Varol, N., & Ayaz, M. (2012). Küresel İklim Değişikliği ve Zeiyntcilik. Türk Bilimsel Derlemeler Dergisi, 5(1), 11-13.
  6. T.C. Ticaret Bakanlığı Esnaf, Sanatkarlar ve Koperatifçilik Genel Müdürlüğü (2019) 2018 Yılı Zeytin ve Zeytinyağı Raporu 
  7. Dellal, I., & Unuvar, F. (2019). Effect of Climate Change on Food Supply of Turkey. Journal of Environmental Protection and Ecology, 20(2), 692-700.
  8. http://www.fao.org/turkey/news/detail-events/en/c/1324489/

Yeşilist bundan böyle okuyucularının desteğiyle ayakta kalacak.
Siz de Yeşilist’i beğeniyorsanız bize Patreon’dan destek olun.
Yeşilist Patreon Destek Ol


Cansu Karaca Ceylan

Cansu Karaca Ceylan İstanbul’da doğdu. Çevre ve enerji alanına olan ilgisi lise yıllarında katıldığı South-Eastern Mediterranean Sea Project (SEMEP) ile başladı. 2012 yılında, Uluslararası Ortak Lisans Programı (UOLP) kapsamında İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Çevre Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldu. Ardından, İTÜ’de çevre biyoteknolojisi alanında arıtma tesislerinden kaynaklanan arıtma çamurlarından enerji geri kazanımı üzerine yüksek lisans çalışmasını tamamladı.

Cansu, 2012-2017 yılları arasında çevre ve enerji problemlerine çözüm üreten bir danışmanlık şirketinde araştırmacı, proje mühendisi ve danışman olarak sürdürülebilirlik, çevre (karbon, su ve enerji gibi) ayak izi çalışmaları, arıtma çamurlarından enerji geri kazanımı, yaşam döngüsü değerlendirmesi, sera gazı emisyonlarının hesaplanması ve raporlanması gibi birçok konuda çeşitli projelerde yer aldı. 2015 yılından beri World Energy Council (WEC) bünyesinde yer alan Future Energy Leader (FEL-100) programında iklim değişikliği, hidrojen enerjisi, ve enerji verimliliği konularına yönelik çalışma gruplarında yer almaktadır. 2020 yılında, pandemi nedeniyle ilk defa çevrimiçi olarak gerçekleştirilen ve Al Gore tarafından verilen “The Climate Reality Project” eğitimine Türkiye’yi temsilen katıldı. Günümüz çevre sorunlarına çözüm bulmaya yönelik girişimleri devam etmektedir.

Yorumlar kapatıldı.

Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement Advertisement
Daha fazla Ekoloji, Gıda, İklim Değişikliği
Yeşil Mercimekli Balkabağı Salatası

Mis kokulu domatesleri, çıtır çıtır salatalıkları, kütür kütür biberleri gelecek yıla kadar özleyeceğim çünkü eylül ayından sonra bu sebzelere soframda

Kapat